Arnis Kids

Geleceğimiz olan çocukların, ileride sağlıklı, üretken ve topluma kazandırılmış bir birey olabilmesi daha çok küçük yaşlarda aldığı sevgi, ilgi, doğru beslenme ve eğitimle mümkündür.

Bireyler, şefkat ve saygı gördükleri bir toplum içinde başarılı olurlar. Bu yüzden Arnis Kids kreş ve anaokulumuzda her şey sevgi ve saygıyla başlar.

Eğitim sistemimizde, keşfetme ve öğrenme süreci önemli bir yer alır. Bu sistem öğrencilerimizi meraka ve keşfetmeye teşvik eden zengin uyarıcı ortamlar oluşturur ve kreş öğrencilerimizin yaparak-yaşayarak öğrenmesini destekler.

Okul öncesinde önemli olan, çocuklarımıza bazı temel davranış ve alışkanlıkları oyun temelli kazandırmaktır. Hayal güçlerini, iletişim kurma ve eleştirel düşünme becerilerini, duygularını ifade edebilme yeteneklerini geliştirmektir.

Neden Arnis Kids

Eğitim Anlayışımız

Bireyler, şefkat ve saygı gördükleri bir toplum içinde başarılı olurlar. Bu yüzden Arnis Kids kreş ve anaokulumuzda her şey sevgi ve saygıyla başlar.

Eğitim Öğretim Kadromuz

2018-2019-2020 doğumlu çocuklar için MEB. tarafından kabul edilen okul öncesi programlarını geliştirerek,okul ve çevremizin imkanlarını katarak uygulamaktayız.

Politikamız

Arnis Kids olarak temel hedefimiz, daha kurumsal bir yapı ve daha etkin bir çalışma ortamı için öneriler geliştirmek, bu önerileri projelendirerek tüm ilgililer ile sonuçlandırmak ve uygulanmasına karar vermektir.

Güvenlik

Okul binamızın tüm iç ve dış alanları kameralar ile gece gündüz 7/24  izlenmektedir.

Bize Ulaşın

Arnis Kids Kreş ve Anaokulu

Gönder

KREŞ SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Erken çocukluk dönemi eğitimi, çocukların gelişimlerinin en düzeyde gerçekleşebilmesi için kritik öneme sahiptir. Bu dönemde alınan eğitimin ileriki dönemlere etkisi oldukça yüksektir. Çocuklarda bu dönemde oluşacak psikolojik hasarların telafisi oldukça zor olabilmektedir. Bu sebeple, çocuğunuzu göndereceğiniz kreş veya anaokulunu seçerken broşürlerine aldanmadan tüm detaylarını ve kriterlerini araştırıp ona göre karar vermek en doğrusu olacaktır.


Eğitim süreci, insanın doğumuyla başlayıp hayatı boyunca devam eden biraz meşakkatli bir süreçtir. Bu sürecin kaliteli geçebilmesi içinse temellerinin sağlam atılması gerekmektedir. Bu temeller çocukların erken çocukluk döneminde atılmaktadır. Çocukların ilk altı yaşı “erken çocukluk dönemine” tekabül etmektedir. Bu dönemde çocuğun alacağı kaliteli bir eğitim, onu ruhsal, fiziksel, duygusal ve sosyal açıdan oldukça olumlu etkileyecek ve gelişimine büyük katkılar sunacaktır.


Artık hepimizin bildiği üzere çocuklarımızın eğitimi ilk olarak ailede başlar. Okul öncesi eğitim kurumları, yani kreşler, anaokulları ve yuvalar çocukların toplumsal yaşama hazırlanmasında aileye destek olmaktadır. Okul öncesi kurumlar, kesinlikle çalışan anne babaya destek olan ve çocuklara bakıcılık yapan bir yer olarak algılanmamalıdır. Fiziksel, ruhsal, duygusal, sosyal ve bilimsel bağlamda çocuklarımızı gelecek eğitimlerine hazırlamak amacıyla hizmet veren okul öncesi eğitim kurumları, çocuklarımızın kendini ifade edebilen, yaratıcı yönlerinin ve becerilerinin farkında sosyal bireyler olarak yetişmesine ve ebeveynlerimize okul öncesi eğitim konusunda destek olmayı hedefler.


UNICEF’in “Yaşama en iyi başlangıç” için vazgeçilmez koşul olarak gördüğü anaokullarının ve okul öncesi eğitim kurumlarının belli kriterlere sahip olması çocuklarımıza yapacağı katkılar açısından önem arz etmektedir. Anaokulları, çocuklarımızı bilgiye boğma yeri değil, ilkokula başladığı zaman verilecek olan bilgiyi nasıl öğreneceğine dair becerilerin ve yetilerin kazandırıldığı çocukların sosyal, psikolojik ve duygusal açıdan gelişimlerinin desteklendiği kurumlardır. Okulöncesi eğitim dediğimizde akla akademik ve branş eğitimleri gelmemelidir. Burada kastettiğimiz eğitim, çocuklarımızı, duygusal, fiziksel ve sosyal açıdan ilkokula ve orada öğrenmeye hazırlık anlamındadır. Anaokulları ve kreşler, çocuklarımıza bir şey öğretme kaygısı güderek onları yoğun, bunaltıcı ve sıkıcı programlara tabi tutmamalıdır. Kreşlerin ve anaokullarının temel amacı, çocukların yaş gruplarına uygun bir programla beceri ve yeteneklerinin ortaya çıkarılması, çeşitli oyunlarla çocukların gelişimlerinin desteklenmesi ve en temelde çocukların mutlu olması ve onların okula alıştırılması olmalıdır.
Her ebeveyn çocuğunun mutlu olacağı, keyifli vakit geçirebileceği ve kaliteli bir gelişim desteği alabileceği bir kreşe veya anaokuluna göndermek ister. Çocuklarımızı kreş, anaokulu ve yuva gibi okul öncesi eğitim kurumlarına kaydettirmeden önce bu kurumlarda aramamız gereken bazı kıstaslar var.
Bu kıstaslar şu şekilde sıralanabilir:


Öğretmen, anaokulu veya kreşin seçiminde tartışmasız en önemli kriterdir. Çünkü öğretmenler, çocuğunuzla bütün vakit geçirecek olan kişidir. Öğretmenin tavrı, çocuklara yaklaşımı, şefkatli davranması, ihtiyaçlarına göre program uygulaması bu nedenle büyük önem taşımaktadır. Okulun fiziki şartları, yönetim kadrosu, eğitim programı ne kadar kaliteli olursa olsun öğretmen en önemli kriterdir. Öğretmen, tüm bu kriterleri çocuklarımıza yansıtacak ve onlarla bütün gün vakit geçirecek kişidir. Yani çocuğumuz bu eğitim döneminde en fazla irtibatta olacağı kişidir. Bu yüzden de çocuğumuzun eğitimi üzerinde aileden sonra en fazla katkıya sahip kişi konumundadır.


Çocuklar, 0-6 yaş döneminde ebeveyninin tüm ilgi ve alakasına, sevgisine sahiptir. Ancak okula başladığında durum değişir ve öğretmenin bu ilgi ve sevgisini diğer çocuklarla paylaşması gerekir. Bu noktada özellikle küçük çocuklar daha fazla şefkat ve sevgiye ihtiyaç duyarlar. Öğretmenin bu noktada çocuklara tavrı, adaletli ve eşit davranması, güler yüzlü olması işini de severek yapması büyük önem taşımaktadır.
Erken çocukluk dönemine denk gelen 0-6 yaş dönemi çocukların eğitim ve gelişimi için kritik bir dönem olmakla birlikte bu dönemde çocuklar bu eğitim ve gelişim için öğretmen desteğine ihityaç duyarlar. Öğretmenin sahip olduğu deneyim ve bilgi birikimi çocuklara büyük katkı sağlayacaktır. Bu nedenle de öğretmenin sahip olduğu eğitim ve tecrübeler önem taşımaktadır.
İnsanlar duygusal oldukları için yaşayacakları herhangi bir problemi karşı tarafa aktarmaya ve hissettirmeye meyillidirler. Bu nedenle okulda görev yapan öğretmenler arasındaki iletişim de önem arz etmektedir. Öğretmenler arasındaki iletişim ne kadar güçlü olursa o kadar başarılı bir ekip olabilirler ve çocuklarımıza daha faydalı olurlar. Aynı zamanda sadece öğretmenler arası iletişim değil, yönetim kadrosu ve tüm personelin birbirine olan tutumu da önem taşımaktadır. Hem çocukların rol model aldığı bir dönemde olmaları hem de sorunsuz bir ortamda çocukların daha mutlu olabilecek olmaları dolayısıyla önemlidir.


Her çocuk farklı yeteneklere sahip ve farklı eğitim metotlarına uyum sağlayabilmektedir. Örneğin kimi görerek, kimi deneyimleyerek kimi de duyarak öğrenmeye yatkın olabiliyor. Bu nedenle de kreşlerde uygulanan programların her çocuğun bireysel farklılıkları göz önünde bulundurularak ve kişisel ihtiyaçlarına göre hazırlanmış olması gerekmektedir. Bununla birlikte bazı eğitim programlarının oluşturulmasında da yurtdışı bazlı kaynaklardan faydalanılabilmektedir. Bu kaynakların kesinlikle ülkemizin kültürel alışkanlıklarına uyumlu hale getirilerek uygulamaya konması gerekmektedir.


Okul öncesi dönemde çocuklara verilen branş dersleri eğitiminin amacı çocuklara bu branş dersleri hakkında yoğun bir biçimde öğretmek değil, ileriki okul döneminde bilgiye erişmeyi, öğrenebilmeyi, dinlemeyi öğrenebilmesi için ilgili becerileri kazandırmaktır. Branş dersleri (sayılar, yabancı dil, renkler vb.) bu dönemde yoğunluklu olarak verilerek çocuğun çocukluk dönemini özgürce yaşamasının önüne geçilmemelidir. Yoğun branş dersleri çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebileceği gibi okullardan soğumasına da sebep olabilir.


Anaokulları ve kreşlerde de eğitimin sürekliliği göz önünde tutuluyor olmalıdır. Öğrencilere sunulan program “Planlanmalı – Uygulanmalı ve Değerlendirilme”dir. Her çocuğun öğrenme skalası ayrı ayrı kontrol altında tutulmalı, yıl boyunca takip altında olmalı ve gerekiyorsa bu verilere bakılarak uygulanan program değiştirilmelidir. Çocukların ilerleme değerlendirmesi birbirlerine kıyasla yapılmamalı daha profesyonel açıdan değerlendirmeye alınmalıdır.


Tüm bu kriterlerin uygulamaya konmasında, çocukların gelişim takibinin yapılmasında, eğitim programının oluşturulması ve uygulanmasında bir uzman pedagogdan destek alınması sürecin daha sağlıklı işlemesine destek olacaktır.


İletişimin öneminden yazımızın önceki kısımlarında da bahsetmiştik. Aynı şekilde ebeveyn – okul işbirliği de çocuğun gelişiminde büyük önem taşımaktadır. Evdeki bilgilerin öğretmenlerle, okuldaki bilgilerin de velilerle düzenli paylaşımı çocuğun gelişimini olumlu yönde etkileyecektir. Karşılıklı gözlemlerin paylaşılması çocuğun okula uyum sağlayıp sağlamadığının da bilgisini ortaya koyacaktır.


Okul ve kreşlerin sınıfları çocukların gelişim ve yaş grupları göz önünde bulundurularak oluşturulmuş olmalıdır. Hijyen ve temizlik kurallarına kesinlikle uyuyor olması gerekmektedir. Mobilyalar çocukların hem sağlığına hem fiziksel özelliklerine uygun seçilmiş olmalıdır, ve eğer sivri uçları gibi çocuklara tehlike oluşturabilecek yerleri varsa kaplanmalıdır. Çocuklar için tehlike oluşturabilecek, onların yutabileceği küçük parçalı oyuncaklar, kimyasal boyalar, kesici aletler vb çocukların yalnız başlarına ulaşabileceği yerlerde olmamalıdır. Öğrenimlerine katkılı olabileceği düşüncesiyle sınıfta bulunan dolaplar, kutular, materyaller etiketlerle isimleri üzerine yazılarak tanıtılmalıdır. Sınıflar sürekli havalandırılarak oksijen döngüsü sağlanmalıdır.


Kreş ve anaokulu yaşındaki çocuklar henüz oyun çağında olduklarından enerji atabilecekleri bir yaz bahçesi ve kışın da sınıflara kapalı kalmadan birbirleriyle oyunlar oynayabilecekleri bir spor salonu olması çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimine katkı sunacaktır.


Erken çocukluk döneminde çocuklar bir yetişkinin gözetimine daha çok muhtaç ve tehlikeye daha çok açıktırlar. Kendilerini savunmayı henüz bilmemektedirler. Bu sebeple okulun güvenlik önlemleri önem taşımaktadır. Doğal afetlere karşı alınmış önlemler de güvenlik önlemleri içinde değerlendirilmeli ve herhangi bir doğal afet durumu için çocuklar da bilgilendiriyor olmalıdır.


Okulda bulunan eğitim materyalleri ve bunların kullanım alanları öğretmene danışılmalıdır. Bu eğitim materyallerin her yaş grubunun ihtiyacını karşılıyor olmalı ve eğitimlerine katkı sunuyor olmalıdır.


Okul öncesi dönemde kreş ve anaokulunda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı oldukça önemlidir. 0-3 yaş arası kreş döneminde sınıf mevcudu beşi geçmemelidir. Anaokulu dönem olan 3-6 yaş arasında ise on ikiyi geçmemeli, geçtiği durumlarda ise yardımcı bir öğretmen sınıfta muhakkak bulunmalıdır.
Sınıflardaki mevcut kadar okul, kreşler ve anaokulundaki mevcut da önemlidir. Kapasitenin üzerinde öğrenci alımı yapılması her odanın sınıf yapılmasına dolayısıyla da etkinlikler için yeterli alanın kalmamasına sebep olmaktadır. Gürültünün ve kalabalığın yoğun olduğu yerler çocukları okul öncesi dönemde olumsuz etkileyebilir. Onların bu dönemde daha sakin ve huzurlu bir ortama ihtiyaçları olmaktadır.